Hakim Leyla


               Leyla küçük yaştan itibaren kendini geliştirmeyi hedef alan, uzun kömür renkli saçlarının bakımını ihmal etmeyen, mütevazı tavırlarıyla herkesin dikkatini çeken bir kızdı.

 

               Leyla ailenin tek kızıydı. Babasının maddi durumunun iyi olmaması nedeni ile arzu ettiği birçok şeyi ailesine söylemekten çekinirdi. Küçük yaştan itibaren yaşıtları gibi hiç güzel kalemlere sahip olamadı. Akranları tarafından sürekli dalga geçilen ama bütün bunlara hiç kulak asmayan olgun bir çocuktu. Bu yapılan yorumları kendi üzerine almayıp, hakaret ve kötü sözlerin kişilikleri ile alakalı olduğunu biliyordu.

               Küçücük kalemler eğitim hayatı boyunca kalem kutusunda yerini alırdı. Veli toplantılarında bütün öğretmenler Leyla’nın naifliğinden, derslerinde ki başarılarından ve saygısından söz ettikçe aile bu durumdan fazlasıyla hoşnut oluyordu.

               Lise döneminde arkadaş seçimine o kadar dikkat eder ve zamanını asla malayani işlerle geçirmezdi. Boş kalan vakitlerinde annesine yardımcı olur yükünü hafifletir, duasını alırdı. Şımarık kızlar gibi marka takıntısı, makyaj arzusu olmamıştı.

Çok az sayıda ki arkadaşlarıyla görüşür gereken ders konuların da mütalaa eder, vaktini güzel ve yararlı işlere harcar, nezaketli tavırlarıyla hep dikkat çekerdi. Üniversiteyi ilk yılında kazanmak kendi ve ailesi açısından büyük önem arz ediyordu. Hedefi önce Hukuk fakültesini kazanıp daha sonra Hâkim olabilmekti. Hayallerine kavuşması ve yıllarca anne ve babasının Leyla için yaptığı o emeklerinin karşılığını başarılarıyla verecekti.

               Arzu ettiği gibi Leyla artık İstanbul Üniversitesi Boğaziçi fakültesi Hukuk öğrencisiydi. Fakülte dönemi süresince en iyi notlara sahip, gecesini gündüze katarak çok çalışırdı. Giydiği kıyafetler herkesin dikkatini çeker “zevksiz şey” denilerek anılırdı. Bazen kulağına gelen tenkitlere üzülür fakat yanıt bile vermezdi. Dış görünüşün neden bu kadar onlar için önemli olduğunu anlamaya çalışırdı. Çoğunluğu güzel giyinmeyi ve bakımlı olmayı çok severdi Leyla' nın ise bunlar hiç dikkatini çekmedi. Kimin ne giyindiği, hangi marka takıntısı olduğunu dahi fark etmezdi. Bazen ailesine yük olmamak için üç öğün yemesi gereken yemeği iki öğüne indirip idare etmeye çalışırdı. Yırtılan ayakkabısını yapıştırır, sökülen çorabını kendi dikerdi. Her telefon görüşmesinde ailesinin ısrar etmelerine rağmen “param var babacım” diyerek kapatırdı. Çünkü ailesinin kirada olduğu babasının saatlerce ayakta hizmet edip bir esnaf lokantasında garsonluk yaptığını biliyordu. Amacı onları artık rahat ettirmekti. İnsanlar empati kurmadan karşısında nasıl görmek isterse o şekilde düşünüyor. Ama Leyla 7yadırgamak, eleştirmek ve bir olaya vakıf olmadan fikrini söylemek isteyen nadir insanlar arasında yer alırdı. Kendi hakkında bunları söylemek pekte mümkün değildi. Onlar acımasızca tenkitlerde bulunup, hiç hak etmediği yorumlara maruz kalabiliyordu.

               Sonunda ilk defa İstanbul Adalet sarayın da staj için giriş yapmaya başlamıştı. Birçok kız arkadaşı şık kıyafetleriyle göz boyuyordu. Leyla ise her gün giyinmiş olduğu bir kombinle giriş yaptı Adliyeye! Ellerine verilen giriş kartları ile güvenlikten geçerken sol giriş avukat savcı ve hakimlerin girişi olduğunu, sağ döner kapının ise vatandaşlar için olduğu belirtilmişti.

Stajın ikinci günü sınıf arkadaşları ile birlikte Adliyeye girerken güvenliğin Leyla’ ya bakıp “affedersiniz hanımefendi vatandaş girişi sağda” demesi üzerine bütün sınıf arkadaşları gülmeye başladı. Leyla ilk defa bu dış görünüş algısından rahatsız olup, yanakları kıpkırmızı olmuştu. Utanıp konuşmakta güçlük çeken Leyla sadece giriş kartını uzatıp, güvenlik görevlisinin görmesini sağlamıştı.

               Leyla ilk defa babasını arayıp para göndermesini istedi. Babası uzun zamandır beklediği bu an karşısında sevinmiş, mutmain olarak hemen hesabına yatırmıştı. Leyla dışarı çıkıp kendi tarzını yansıtan, çok şık kıyafetler almıştı. Ertesi günü Leyla’ yı gören staj arkadaşları gözleriyle süzüp bu kez de şıklığından, zarafetinden bahsetmeye başlamışlardı. Dün Leyla’ yı dış görünüşüyle rencide eden güvenlik görevlisi, bugün daha nazik ve kibar muamele ediyordu. Leyla gözlerinin içine bakarak “Bizim toplumumuz dış görünüşün önemini ne kadar belli ediyor değil mi? Sizler için belki çok önemli olabilir fakat benim için kendiyle barışık olan insanlar dış görünüşe önem vermeyebilir. Çünkü bilmediğimiz bir yargı için eleştiride bulunmak büyük bir haksızlıktır ve ayrımcılıktır.

               Herkes için Leyla’ nın bu tavrı ders niteliğinde olmuştu. Günlerce konuşuldu...

Leyla ailesine hayırlı bir evlat, vatanına milletine karşı ise adaleti çok iyi sağlayan bir hakimdi artık!


Ayşenur Dürlü



Annesizlik

Hakim Leyla

.