ULUSAL KİMLİĞİMİZ

Kültür, tek başına bir isim olsa da:

Esasında milleti tarif eden vazgeçilmez bir sıfattır. Öyle ki, çağdaş olmak milletleri kendi içinde sınıflara ayırıp, insan modelleri oluşturabilmektedir. Ancak bir milleti tarife kalkıştığınız zaman mutlaka ve mutlaka ya dilinden ya da asırlarca taşınan giyim/kuşam ve görgü/nezaket kurallarının tamamını kapsayan kültürlerinden yola çıkarak tarif edilebilirsiniz. 

Maalesef günümüz dijital dünyası, teknolojik anlamda erişilebilirliği mümkün kılmış olsa dahi, kültürel yozlaşmayı ve kimlik kaybını beraberinde getiriyor. Eski-Yeni tartışmaları aslında bir tartışma değil, aksine taşınma süreci olarak değerlendirilse daha yerinde olacaktır ki küresel dünyanın hazırlamak istediği robotik insan modeli daha şimdiden ayak seslerini duyurmaya başlamış durumda. Eskiden komşuda pişen aştan sadece haberimiz olmaz, aksine tadına da bakardık. Şimdi ise komşunun adını bilmediğimiz gibi doğal yollarla yetişmeyen, güneş ışığı yerine, yapay ışıkla beslenmiş ürünlerle yapılan yemeklerin kokusunu da alamıyoruz. Evet, yakın geçmişimiz bize; bir araya gelinen, sohbetler edilen, yemekler yenilen ve edeple bağdaş kuran çocuklara nasihatler bırakılan gecelerin, vazgeçilmez gaz lambasını, güzel bir süs olarak kullanmamız için hediye etmiştir. Dolayısı ile popüler kültüre kendini kaptıran bireylerin, gaz lambası gibi maddeleri -tabi her maddeyi değil- eski köklerimizden taşıyıp, evde anne-babası karşısında uzanarak manasızca değerlendirmesi, bu görgüsüzlüğe icazet verirken hesaplı boşanma planları yapan anne-babalarca pekte umursanmaz bir hal almıştır. Tabi yeri gelmişken bahsedelim. Eskiden evlilikler görücü usulü olurdu. Benimde karşı olduğum kültür sayılmayacak bu usul, evlatlar tarafından kaderci tayin edilen anne-babalarca yapılır ve izdivaç kararı yine ebeveynler tarafından verilirdi. Biz ise millet olarak Cumhuriyet dönemine geçince hadi bu kaderciliğe bir son verelim dedik. Verdik de! Ama kültürümüz devam etti ve kendi kaderlerini tayin etmek isteyen evlatlar için kız istemeye devam edildi. Ne güzel…! Peki ya şimdi? Sizce, sanki onların ötesinde başka bir nesil yetişmeyecekmiş gibi bahsedilen, şu alfabenin son harfine uygun görülen kuşak, bu kültürü devam ettirebilecek mi? Ben biraz şüpheliyim açıkçası...

 Özetle; hepimiz insanız fakat, Türk milleti olarak kimliğimizi koruyabilmek adına, günümüz ve geleceğe tutunmak için geçmişimizin köklerinden gelecek bir şok dalgasına her gelecek dönemde mutlaka ihtiyacımız olacaktır.

Oğuz Erkeman




HEY!

SEZSİZLİK OLMASAYDI?

TATMİN OLMAYANLARA

ULUSAL KİMLİĞİMİZ

.